24 Kasım 2014 Pazartesi
Sezen Aksu, Korhan Futacı ve Kara Orkestra
SEZEN AKSU ilk defa KORHAN FUTACI ve KARA ORKESTRA ile ZORLU'DA!
Pop müziğimizin dev ismi Sezen Aksu; temeli beş sene evvel atılan ve farklı müzik deneyimlerini tek bir fikir altında toplayan "Korhan Futacı ve Kara Orkestra" ile ilk defa Zorlu'da sahne alacak. Tamburada, Dandadadan, Konstrukt, Taranta Babu gibi farklı müzik topluluklarını kuran saksafoncu, şarkıcı, söz yazarı ve yapımcı Korhan Futacı; yedi kişilik Kara Orkestra ile tarz ve duyuda o kadar zengin bir orkestral ses yaratıyor ki, adeta ayrılmaz bir şekilde kaynaşmış ve bilinç sahibi bir mekanizma yaratıyor. Klasikleşen Sezen Aksu eserlerinin, Korhan Futacı ve Kara Orkestra'nın özgün yorumları ile harmanlayarak sunulacağı bu özel performansı kaçırmayın!
Kara Orkestra Üyeleri
Korhan Futacı: Vokaller, tenor, alto ve soprano saksofon
Gökhan Şahinkaya: Elektrik ve akustik bas gitar
Erdem Göymen: Davul ve perküsyon
Barlas Tan Özemek: Elektrik gitar, arka vokal
Samad Kamali: Klavye, piyano, arka vokal
Berke Can Özcan: Perküsyon ve davul
Burak Irmak: Klavye, vibrafon, synthesizer
22 Kasım 2014 Cumartesi
Şeref Meselesi'ni Gala Gecesinde izledim!
Şeref Meselesi dizisi televizyonda başlamadan önce gala gecesinde ilk bölümü izleyen şanslılardan biri de bendim. Hürriyet Bumerang sayesinde bulundum bu unutulmaz gecede. Galanın detaylarına girmeden önce diziden söz etmek istiyorum meraklıları fazla yormadan.
Açıkçası beklentimin çok çok üzerinde başarılı buldum diziyi. İlk bölümü izlediğinizde bence siz de bana hak vereceksiniz. Bakın neden başarılı olmuş dizi?
1- Dizinin senaryosu roman tadında
Zor beğenen izleyicilerdenim ben. Bir diziyi sevmem için güzel bir hikaye anlatmalı senarist, beni sarmalı söyledikleri. Edebi bir lezzeti olmalı diyalogların. Bir cümlelik fikirden yola çıkıp o cümlenin etrafını entrikalarla, saçma diyaloglarla, gerilim yaratma amacı sırıtan gereksiz çatışma sahneleriyle, “yok artık!” dedirtecek absürt tesadüflerle dolduran senaristlere diş biliyorum. Hatta çoğu uyarlamaları için “edebiyat katilleri, bırakın romanları katletmeyi!” falan dediğim de oluyor.
Şeref Meselesi'nin uyarlama senaristi Seray Şahiner ise ilk bölüm için gerçekten de takdirimi kazandı.
Bir kere çok güzel bir hikayesi var dizinin. Roman tadında, daha doğrusu gerçek hayattan bir kesit gibi. Ne çok hızlı anlatılmış, ne gereksiz yere uzatılmış. Hikayede yaşananlar içimizden birinin başından geçse yadırgamayacağımız cinsten. Uyarlama senaryoymuş, romandan mı yoksa yabancı bir diziden mi onu bilemiyorum ama sonuçta yine de tebrik etmek lazım; öyle güzel uyarlamışlar ki hikayede sırıtan hiçbir taraf bulmadım ben.
2-Kahramanlarla kolay tanışıyoruz.
Dizilerin de romanlarda olduğu gibi ilk bölümleri önemlidir benim için. Hikaye içine çekmezse eğer kitabı yarım bırakırım, ya da dizinin devamını izlemem. Şeref Meselesi'nde çok dozunda tatlı tatlı başlıyor olaylar. Konunun içine yavaş yavaş dahil olurken eş zamanlı olarak karakterleri de tanımaya başlıyoruz.
Bazı dizilerin ilk bölümlerinde her yerden bir karakter çıkar, kim kimdir bir türlü kafamızda oturtamayız. Bazı dizilerde de sanki ders anlatır gibi sırayla kahramanlara odaklanarak insanı hikayenin bütününden koparırlar bilirsiniz. Hatta ilk bölümündeki senaryo başarısızlığı yüzünden yayından kalkan bir çok dizinin adını sayabilirim size. Şeref Meselesi'nde ise böyle sorunlar yok. Karakterler olabildiğince karmaşadan uzak ve yalın anlatılmış. Yani ilk bölüm bittiğinde bütün karakterlerin isimlerini ezberlemiş oluyorsunuz, kişilik özellikleri kafanızda oturuyor ve bu doğal anlatım, tanıdık bir yazarın yeni romanını okuyormuş hissi veriyor.
3-Bu dizideki kahramanlarımı hemen seçtim.
Size de olur mu bilmem, bir diziyi ilk kez izlerken empati kuracağım kahraman yoksa hemen o diziyi yarıda bırakırım. Sevdiğim kahramanların gözlüğünü ise kolayca takıveririm, hemhâl olurum kendileriyle. Kahramanlarımın başına kötü bir şey gelirse de senaristlere diş bilerim ne yalan söyleyeyim.
Şeref Meselesi'ndeki kahramanlarım da belli. Zeki, başarılı, sağ duyulu, mantıklı, vicdan sahibi, idealist, dürüst ve aynı zamanda duygusal yönü ağır basan, hoşlandığı kıza “Hangi tür kitapları okumayı seversin?” gibi şahane bir soruyu soracak kadar da saf bir aydınlığı olan Emir baş kahramanım olacak belli ki. Emir'i sevdiren bir diğer sahneyi daha anlatayım.
Avukatlık stajı yaptığı büronun sahibine bütün idealistliği ve vicdanıyla soruyor:
“Neden sadece icra davalarına bakıyoruz ki? Oysa bize okulda hukukun çok değişik yönlerini de anlattılar. Burada birkaç ay çalışan kişi hukukun alacak-verecek işleri olduğunu sanır!”
Bir de Şükran Ovalı'nın oynadığı Derya karakterini çok sevdim. Dürüst ve kendi içinde çok tutarlı, hayat mücadelesini en ağırından verse de, hakkını savunmak için çoğunlukla kavga etmek zorunda kalsa da, gülümsemeyi ve eğlenmeyi de becerebiliyor Derya. Yaşadığı koşullar arabesk aslında dışarıdan bakıldığında. Üvey baba, huzursuz ev, pısırık anne, az para... Başka yönetmenin elinde olsa ağlak sahneler çıkar Derya'nın hayatından. Ama bölümün sonunda benim aklımda kalan Derya bırakın arabeski, neşe dolu hayat dolu bir kız. Belki de Şükran Ovalı'nın dizide çok başarılı bulduğum oyunculuğunun da etkisi olmuştur böyle düşünmemde bilemiyorum. Sevgili senarist Seray Şahiner'e seslenmek istiyorum daha yolun başındayken.
-Seray Hanım, lütfen Emir ve Derya'ya torpil yapın, başlarına kötü şeyler gelmesin, onlar benim bu dizideki sevdiğim kahramanlar!
4-Sinema Tadında
Dizilerden biz izleyicileri soğutan şeylerin başında uzun bakışmalar, tirat atar gibi yapılan konuşmalar, zaman doldurmak için eklendiği belli olan gereksiz hatırlama sahneleri gelir bilirsiniz. Şeref Meselesi'nde öyle sahneler yoktu, en azından ilk bölümünde yoktu ve umarım devamı da böyle olur. Yönetmen Altan Dönmez'i bu anlamda tebrik ediyorum gerçekten de. Sinema filmi izliyor hissine kapıldım inanın, gerçi böyle hissetmemde bölümü sinema salonunda izlememin de etkisi vardır mutlaka. Bence siz de ilk bölümü izlerken ışıkları kapatın, varsa ses sistemenizi açın, sinema ortamı yaratın evinizde; bakalım siz de benim gibi düşünecek misiniz?
5-Dizinin müziği şahane
Müzikler gerçekten de şahane, Salvatore Riccardi ve Yıldıray Gürgen'in adı geçiyor. Dediğim gibi varsa evinizde ses sistemi, izlerken mutlaka açın. Ben dizinin müziklerine bayıldım.
6-Kıyafetler ve ortam samimi
Sizi bilmem ama ben şahsen evin içinde topuklu ayakkabı ile dolaşan, parıltılı kıyafetler giyip havuzlu villalarda yaşayan insanların marjinal ve de entrika dolu abuk hayatlarının anlatıldığı dizilerden hiç haz etmiyorum. Hangi dizide karakterler evin içinde terlik giyiyorsa o diziyi daha fazla seviyorum, çünkü samimi buluyorum. Hele ki dizinin konusu sıcak bir mahallede geçiyorsa değmeyin keyfime... Şeref Meselesi bu anlamda da beni cezbetti. Balat'ın özgün mimarisinde sıcak bir mahalle ortamında geçiyor dizi, kıyafetlerde ve makyajlarda aşırılık yok. Doğal ve samimi halleriyle benden geçer not aldılar, ama ne yalan söyleyeyim evde terlik mi giyiyorlardı aklımda kalmamış, pazar günü ikinci kez izlerken gözüm oyuncuların ayaklarında olacak.
Anlatacaklarım şimdilik bu kadar, kaçırmayın bu diziyi diyorum. İlk bölümü izledikten sonra yorumlarınızı da bırakmayı ihmal etmeyin. Üzerinde konuşur eğleniriz birlikte.
Biraz da gala gecesi hakkında gözlemlerimi anlatayım size.
Şeref Meselesi Gala Gecesi
Hayatımda ilk kez katıldım böyle bir gala gecesine. Canlı yayınlarda denk geldiyseniz görmüşsünüzdür siz de, ortam çok kalabalıktı. Daha dizi başlamadan nasıl biraraya geldiklerini bir türlü anlayamadığım genç fan'lar grubu mu dersiniz, Kanal D'nin yarışması sayesinde galaya katılma hakkı kazanan heyecanlı tipler mi dersiniz, Ulan İstanbul'un çok sevdiğim sıcak kadrosu mu dersiniz, hangi birini anlatayım. Ortalık kamera ve fotoğraf çekenle dolmuştu. Biz de karıştık aralarına şanslı on blogger olarak. Kurulan sahnede dizi oyuncuları yerlerini aldılar, flaşlar patlamaya başladı, kameralar canlı yayınlara geçtiler.
Zor zanaat oyuncu olmak, gözler üzerindeyken insanın saatlerce poz verip sürekli gülümsemesi kolay iş değil bence.
Genç kızlar dizideki Yiğit karakterini canlandıran Kerem Bürsin'i adeta ablukaya aldılar. Ben kendisini daha önce hiç izlememiştim, internetten baktım hayat hikayesine. Hollywood-Türk yapımlarında çift dilli oyunculuk yapıyormuş. Güneşi Beklerken adlı dizide oynamış, Çağan Irmak'ın “Unutursam Fısılda” filminde de Erhan olmuş. Amerika'da filmler yapmış. Tamam yakışıklı da, ama Emre rolündeki Şükrü Özyıldız'ın da hakkını yememek lazım bence. Çok başarılı bir oyuncu ve görüntüsüyle gayet de ekrana yakışıyor. Tarık Akan'ın gençliğini anımsatıyor hatta biraz. Oyun Atölyesi'nde devam eden “Kim Korkar Hain Kurttan” adlı oyunda da oynuyormuş Şükrü Özyıldız, ki bilet bulabilirsem gitmeyi düşünüyorum o oyuna.
Kadın oyuncular, ekranda göründüklerinden çok daha güzelmişler bunu da not olarak belirteyim.
Renkli bir dünyaya gözlemci olarak katılmak keyifliydi açıkçası.
Keyifli seyirler efendim, yorumlarınızı merakla bekliyorum.
Bu içerik http://evdeyazar.blogspot.com.tr/ tarafından hazırlanmıştır.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
16 Kasım 2014 Pazar
Kalem ve İstenmeyen oyunları Salon İKSV
Seyir algısı üzerine yoğunlaşan ‘Kalem’, kurgusundan seyirciyi konumlandırmasına kadar farklı bir oyun düzeni yaratmayı hedefliyor. Topluluk bu oyunlarında düşünceye yönelik şiddet üzerine odaklanarak şu soruları soruyor: Toplumsal varoluşumuzda bireysel istek ve arzularımız ne kadar etkin? Düşüncelerimizi söylerken ve uygularken kendimize nasıl bir oto sansür uyguluyoruz? Kabul görmek "aynılaşmayı" gerektirir mi? Süreğen oto-sansür bireyi yok eder mi? Bu düşünceler bizi delirtebilir mi?
Metin: Didem Kaplan Yöneten: Ufuk Tan Altunkaya Dramaturji: Zeki Elveriş
Mısırlı bir pilot ve Batılı referanslarla yetişmiş genç bir Türk kadını, önyargıların ve değişen politik koşulların içinde aşkı sürdürmenin yollarını arıyorlar. Oyun, çiftin bebeklerini ve kendi hayatlarını korumak için, Kahire'den İstanbul'a gelerek, genç kadının ailesinin evinde geçici bir süre için kaldıkları 2013 yazında geçiyor. Kültürlerarası önyargılar, aşk yoluyla bir uyuma dönüştürülmüşken genç kadının uzun süre önce evi terk eden erkek kardeşinin dönüşüyle dengeler değişiyor. Genç kadın, iki erkek arasındayken bir kimlik sorgulamasına mecbur kalıyor.
Yazan: Ceren Ercan, Gülce Uğurlu Yöneten: Ceren Ercan Dramaturji: Öznur Derin Onur
Koreografi: Aslı Bostancı
Salon : Sadi Konuralp Cad. No: 5 34433 ŞİŞHANE / İstanbul
11 Kasım 2014 Salı
Şifa Niyetine Tiyatro Atölyesi Sosyal sorumluluk projesi
Yönetmen : İlyas ÇAĞLAYAN
Başkan : Ecz.Tek.Adem DİŞÇİ
Oyunun Adı: Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Şifa Niyetine …..
Oyuncular : Adem DİŞÇİ , Sema ÇALIŞKAN ,Recep İŞÇİ ,Didem HAYTA , Serhat Eren ,
Çiğdem BAYSAL ,Neslihan SARIGÜL ,Didem BAYSAL , Burak YAKUT ,Ertuğrul ÇALIŞKAN , Saime KARABULUT , Mesut KURTOĞLU
Ücret : 20 TL ….Rezervasyon Yaptırmanız Gerekmektedir. Biletlerinizi Oyun Günü Nakit Ödeyerek Alabilirsiniz.. www.sifaniyetinetiyatro.com
6 Kasım 2014 Perşembe
İstanbul Design Week 2014 (5-9 Kasım 2014 )
5-9 Kasım 2014 tarihleri arasında yeni mekânı Beyoğlu’nda gerçekleşiyor. Kültür- sanat merkezi olan ve önemli yapılara ev sahipliği yapan Tepebaşı’nda ziyaretçilerini bekliyor.
2005 yılında ilk defa, İstanbul’un en tarihi tasarım geçmişi olan Eski Galata Köprüsü’nde hayata geçen İstanbul Design Week etkinliği bu sene 9. yılını yeni mekanı Beyoğlu Tepebaşında konteynırlardan oluşan etkinlik alanında gerçekleştiriyor.
Facebook: https://www.facebook.com/designweekistanbul
Twitter: https://twitter.com/IDW13
İnstagram: http://instagram.com/istanbuldesignweek
Youtube: http://www.youtube.com/istanbuldesignweek
Vimeo: https://vimeo.com/istanbuldesignweek
Bilet Fiyatları: Öğrenci 5TL/ Yetişkin 10TL
4 Kasım 2014 Salı
7.Dunya Cocuk Kitapları Haftası (7-8 Kasım) ücretsiz
7 ve 8 Kasım tarihlerinde Türk Çocuk Edebiyatı’nın iki değerli yazarını, Aslı Tohumcu ve Ayla Hacıoğulları’nı ağırlayacak olan 7. Dünya Çocuk Kitapları Haftası Etkinlikleri, kitapla çocuk arasındaki bağı kurmaya dayalı çeşitli sanat atölyeleriyle de desteklenecek. Bir Sosyal Sorumluluk Projesi olarak geliştirilen etkinlikler, ilgili tarihlerde 12.00-18.00 saatleri arasında uzmanlar eşliğinde uygulanacak. 7. Dünya Çocuk Kitapları Haftası Etkinlikleri’ne davet edilen yazarlar, kitaplarını çocuklarımız için imzalayarak interaktif etkinliklerle minik okurlarına birebir temas edecekler. Proje dahilinde Adalet Bakanlığı İstanbul Eğitim Merkezi Orkestrası da bir final konseriyle bu değerli sosyal sorumluluk projesine destek verecek. İmzalanarak hediye edilecek kitaplarımız, Can Çocuk Yayınları’ndan “Eksimus Serüvenleri” ve Yapı Kredi Yayınları’ndan “İztanbul” adlı çok değerli kitaplar.
Kitabın Işığın Olsun! 7 Kasım 2014 / Cuma
12.00-14.00 Esin Perileri // Dünya Çocuk Kitapları Haftası Enstalasyon Çalışması 1
13.00-13.30 Dünya Çocuk Kitapları Haftası Okur-Yazar Çocuklar Konseyi Toplanıyor
14.00-15.00 Kitabın Işığın Olsun! // Dünya Çocuk Kitapları Haftası Poster Çalışması
15.00-16.00 Can Çocuk Yayınları Etkinlik Saati / Aslı Tohumcu’yla Süper Güçlüyüm!
16.00-17.00 İmza Saati / Aslı Tohumcu - Eksimus Serüvenleri / Can Çocuk Yayınları
17.00-18.00 Kavram ve Resim // Dünya Çocuk Kitapları Haftası Resimli Kitap Çalışması
8 Kasım 2014 / Cumartesi
12.00-14.00 Esin Perileri // Dünya Çocuk Kitapları Haftası Enstalasyon Çalışması 2
13.00-13.30 Dünya Çocuk Kitapları Haftası Okur-Yazar Çocuklar Konseyi Toplanıyor
14.00-15.00 Doğal Yaşamın İçinde // Dünya Çocuk Kitapları Haftası Ahşap Kitap Tasarımı
15.00-16.00 Yapı Kredi Yayınları Etkinlik Saati / Yedi Gün Yedi Gece İstanbul Bir Bilmece
16.00-17.00 İmza Saati / Ayla Hacıoğulları – İztanbul / Yapı Kredi Yayınları
17.00-18.00 Okuyan Şövalyeler // Dünya Çocuk Kitapları Haftası Üç Boyutlu Obje Tasarımı
KONSER // Adalet Bakanlığı İstanbul Eğitim Merkezi Orkestrası
Neomarin Pendik Alışveriş Merkezi
E 5 Karayolu Üzeri Kaynarca Mahallesi Tersane Kavşağı Elka Sokak No: 33 Pendik–İST.
3 Kasım 2014 Pazartesi
SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM FİLM FESTİVALİ (7-8-9 Kasım) ücretsiz
7-8-9 Kasım’da 11 ilde eş zamanlı!
Bazı hikâyeler hayata bakış açınızı kökten değiştirebilir! Bazı filmler vardır izleyince önünüzde yeni bir pencere açılır… Türkiye’ye yayılan SYFF, belgesellerin gücünden faydalanarak sürdürülebilir bir yaşam için kültürel değişime katkı vermek amacıyla izleyicilerle buluşacak.
Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali bu yıl Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nin “Siz de Yapabilirsiniz” çağrısına kulak veren yerel ekiplerle işbirliği yaparak sürdürülebilir bir yaşamın mümkün olduğunu anlatan belgeselleri daha çok insana ulaştıracak. Festival 7-8-9 Kasım’da İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bodrum, Çanakkale, Diyarbakır, Hopa, İzmir ve Trabzon’da eş zamanlı olarak gerçekleşecek.
Bütüncül bakan, çözüm öneren ve kalbe hitap eden filmler
SYFF her sene olduğu gibi izleyicisine ilham ve güç veren, sorunlar karşısında bir şeyler yapabileceğini hissettiren filmlerle dolu bir program sunuyor. Seçkisindeki 20 film ile gündemdeki olumsuz olayların bombardımanı sırasında bize ulaşmayan, dünyanın farklı köşelerinden çözüm barındıran gerçek hikâyelerle izleyiciyi harekete geçmeye teşvik ediyor. 2014 festival seçkisinde öne çıkan sosyal girişimcilik hikâyeleri ile izleyiciler herhangi bir konuya çözüm üretmeyi kendine dert edinmiş, azimli ve yaratıcı kişileri tanıyacak ve ilham alacak…
Filmlerin ardından müzisyenler ve izleyiciyle sohbet etmek üzere davet edilen, Türkiye’de benzer konularda çalışmalar yürüten kişiler festival programını zenginleştirecek.
Sürdürülebilir bir yaşamın ancak çeşitlilikle mümkün olacağı bilinciyle toplumun her kesiminden katılımcıları bir araya getirmeyi hedefleyen festival; çiftçileri, iş sahiplerini, şirket çalışanlarını, öğrencileri ve öğretmenleri, çocuğunun gelecekte yaşayacağı dünyadan endişeli ebeveynleri, akademisyenleri ve aktivistleri bu belgeselleri birlikte izlemeye davet ediyor.
Tülin Kaynak "Bilinmeyen" Sergisi (24 Kasım - 30 Kasım)
Beyin potansiyelimizin çok az bir bölümünü kullanabildiğimiz gerçeğinden hareketle, bilinmeyenleri hayal etmeyi deneyen sanatçı, duygularının ve renklerin rehberliğinde soyut sanatın gizemli ve sır dolu yaratım yolculuğuna çıkıyor..
Zihinsel katılığı yenip duygulara güvenmeyi öğrenmek, kaybolmaktan korkmadan yenilikleri denemek, zamana yenilmeden deneyim ve birikimlerin olanaklarını zorlamak gerektiğini savunan Tülin Kaynak, evrenin çok büyük ve bilinmeyenlerle dolu olduğunu vurguluyor: “Hayal gücümüz yaşamımızda biriktirdiklerimizle sınırlı.. Bu sınırları aşmak zor.. Zorlu ve aynı oranda mutluluk verici bir süreç bu.. “
Muhteşem Yüzyıl: Teşhir-i İhtişam 26 Kasım 2014 açılıyor
Muhteşem Yüzyıl'ın dekor, kostüm ve aksesuarları 15 Kasım'da İstanbul'un yeni müzesi UNIQMÜZE'de sergilenecek.“Muhteşem Yüzyıl” şimdi de dünya çapında bir sergi prodüksiyonu ile Kasım 2014 tarihinde, Maslak’ta yeni açılan Uniq İstanbul Kültür ve Sanat Merkezi içinde yer alan UNIQMÜZE’de ziyaretçilere kapılarını açıyor.
TİMS Productions ve Istanbul Exhibitions tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen “Muhteşem Yüzyıl: Teşhir-i İhtişam” sergisi, Muhteşem Yüzyıl’ın ruhuna dokunma ve dünyasını yakından hissetme şansı verecek. Dizide yer alan setlerden yaratılan mekanlarda Muhteşem Yüzyıl’ın büyüleyici atmosferi görsel bir şölen zenginliğinde tüm dekor, kostüm ve aksesuarları ile ziyaretçilere sunuluyor.
Ziyaretçiler, 4 sezon boyunca hafızalardan silinmeyen büyüleyici setlerin zenginliğini ve içinde bulunma deneyimini yaşayacak, orijinal kostümlerin, aksesuarların, takıların ve dekorların yanı sıra daha önce hiç görülmemiş ve sadece bu sergi için üretilmiş çok özel sürprizler ile karşılaşacaklar.
“Muhteşem Yüzyıl: Teşhir-i İhtişam” sergisinde ziyaretçileri unutulmaz sahneler, zengin bir içerik, şaşırtıcı multimedya uygulamaları ve çok daha fazlası bekliyor.
1 Kasım 2014 Cumartesi
Tiyatro İstanbul yeni oyunu İSTİBDAT KUMPANYASI
TİYATRO İSTANBUL YENİ SEZONDA SAHNELEYECEĞİ “İSTİBDAT KUMPANYASI” ADLI OYUNU İLE BU SEZON PERDELERİNİ AÇTI…
Genel Sanat Yönetmenliğini Gencay Gürün’ün yaptığı Tiyatro İstanbul 20014 – 2015 Tiyatro Sezonunda 9 Eylül Üniversitesi Dramatik Yazarlık bölümü mezunu genç oyun yazarı Uğur Saatçi’nin 2007 yılında yazdığı “İstibdat Kumpanyası” adlı müzikli komedi oyununda yine müthiş bir ekiple seyircilere unutamayacakları görsel bir şölen sunmaya hazırlanıyor.
Oyunu sahneye 9 Eylül Üniversitesi Tiyatro bölümü öğretim üyesi Barış Erdenk Sahneye koydu. Koreografisi ise yine DEÜ Tiyatro bölüm başkanı Sibel Erdenk tarafından yapıldı, oyunda horondan, sirtakiye kadar bir çok dans kalabalık bir ekip tarafından görsel bir şölen içinde sahneleniyor.
Müthiş bir enerjiyle seyirci karşısına çıkacak olan “İstibdat Kumpanyası” adlı oyunda ülkemizin en önemli oyuncularından LEVENT ÜZÜMCÜ, SABRİ ÖZMENER, ve Güldür Güldür ekibindeki başarılı oyunculuklarıyla dikkat çeken AYLİN KONTENTE, ONUR BULDU, UĞUR BİLGİN gibi oyuncuların yanı sıra Devlet Tiyatrolarının yetenekli oyuncuları da yer alıyor. Oyunda görev alan diğer oyuncular ise ERŞAN UTKU ÖLMEZ, İLKNUR GÜNEŞ, LEVENT ÇİMEN, SERHAT BARIŞ, AYDIN SEZGİN .
Oyunun müziklerini Engin Bayrak yaptı. Dekor ve Kostümleri Aytuğ Dereli ve Medina Yavuz, Müzik Enes Kuzu tarafından yeniden düzenlenerek yapıldı.
Oyunun konusu ise kısaca şöyle..
Sultan Abdülhamit döneminde geçen oyunda Padişahı tahttan indirme planı yapan Şeref Paşa halkı galeyana getirmek için tiyatroyu kullanmak ister bu yüzden Fransa dan yarı Fransız yarı Türk Samuel efendiyi (Levent Üzümcü) getirterek, Edmond Rostand’ın Cyrano de Bergerac adlı oyununu sahnelenmesini ister , oyunun ana karakteri Cyrano’nun tıpkı Sultan Abdülhamit gibi uzun burunlu olması paşanın planlarının bir parçasıdır. Tabi bu oyunun sahnelenmesi için oyunculara da ihtiyaç vardır. Tiyatroların yakıldığı, oyuncuların sürgün edildiği bir dönemde oyuncu bulmak da tabii ki çok zordur. Şeref paşa bunun için yardımcısı Sefer beyi görevlendirir. Sefer bey ise ancak Recai efendinin topluluğunu bulabilir. Provalar başladıktan sonra artık seyirci için sürprizlerde başlamış olur.
9 KASIM PAZAR 21.00
14 KASIM CUMA 21.00
16 KASIM PAZAR 15.00
4 ARALIK PERŞEMBE 21.00
5 ARALIK CUMA 20:30
6 ARALIK CUMARTESİ 20:30